Sosyal Medyada Sık Sık Karşınıza Çıkanlar Gibi Yavan Olmayan 13 Kaliteli Bilgi

Twitter‘da, Facebook’ta, Instagram‘da, TikTok‘ta o kadar çok bilgi paylaşılıyor ki bunlar hem birbirini tekrar eder cinsten hem de kaynaksız, temelsiz.

Bu gibi bilgilerden sıkıldığınızı biliyoruz, öz hakiki has bilgileri özlediyseniz birazdan okuyacaklarınız sizi yeterince tatmin edecektir.

Dünya üzerindeki insanların tamamının yeryüzünde birlikte bulunduğu son tarih 2 Kasım 2000’dir.

“Nasıl yani?”si şöyle: Uluslararası Uzay İstasyonu’na ilk kez bu tarihte bir insan gönderildi ve bu tarihten sonra dönüşümlü olarak orada hep insan bulunduruldu.

Daha önce uzaya gidip gelen pek çok insan elbette oldu ancak döndüklerinde geride insan kalmamıştı. Bu yüzden aslında daima en az bir eksik olarak Dünya üzerinde bulunuyoruz.

Tesla’nın logosu tasarlanırken elektrik motorundan ilham alınmış.

Motorun bir kesiti alınarak T harfi oluşturulmuş.

Elon Musk, Tesla logosunun anlamını soran bir X (Twitter) kullanıcısını yanıtlayarak bu gizemi aydınlatmıştı.

Kot pantolon için kullanılan “jean” kelimesi nereden geliyor?

İtalya’daki Cenevizli denizciler yelken bezlerini kullanarak pantolon yaparlarmış. Avrupa limanlarında bu kumaşlar dikkat çektikçe başka ülkelere de yayılmış.

Özellikle de Fransızlar bu kumaşı taklit ederek dünyaya yaymıştır. Cenova şehrinin Fransızcasının Gênes(okunuşu “jean”) olmasının da “jean” kelimesinin oluşmasında etkili olduğu söyleniyor.

Çin ile özdeşleşen pandanın Çincesi “xiongmao”dur. Bu kelimenin anlamı ise bir hayli ilginç.

Xiong, ayı demektir; mao ise kedi. “Kedimsi ayı” diyebiliriz özetle.

Roma köle tasmalarının üzerinde “Ben kaçtım, beni yakala. Eğer beni efendim x şehrinden x’e götürürsen sana altın verecek” yazardı.

MS 4.-6. yüzyıldan kalma.

Örgü örmek, günümüzde her ne kadar kadınlarla özdeşleştirilse de eskiden İngiltere ve İrlanda’da erkek işi olarak kabul ediliyordu.

11. veya 12. yüzyıl civarında Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan örgü işi, Avrupa’ya yayıldığında kadınların örgü örmesi yakışıksız bulundu.

Bu iş, erkeklerin yapabileceği bir ayrıcalık olarak görülüyordu. Hatta örme işinin meslek loncaları bile vardı. Erkekler daha iyi örgü örebilmek için yurt dışı seyahatlerine bile çıkardı.

Atatürk, bazılarının temelsiz iddiasının aksine içkiden dolayı ölmemiştir.

Cepheden cepheye koşturan Atatürk, tam 11 kez sıtmaya yakalanmış ve hastalığı atlatmak için kinin ilacı kullanmıştır. Bu da karaciğerini tahrip etmiştir ve siroz nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

Büyük Okyanus’ta Türkiye’nin iki katı büyüklüğünde bir çöp yığını yüzüyor.

Buna ister ada ister kıta deyin, bu devasa çöp yığınını biz yarattık. “Büyük Pasifik Çöp Alanı” denilen bu alan, plastik atıklardan oluşan bir çorba gibi. Üstelik derinliği okyanus tabanına kadar iniyor. Buna benzer dört farklı çöp adası daha bulunuyor ne yazık ki.

Tarih dersinde sık sık ismini duyduğumuz Prusya kelimesi, aslında Borussia ile aynıdır.

Borussia kelimesi Prusya’nın Latincesidir. Mesela derslerde bu bilgiden bahsedilseydi Prusya’nın günümüz Almanyası’nda olduğunu öğrenmiş olur ve bir daha da unutmazdık.

Halide Edip, Soyadı Kanunu çıktığı zaman buna tepki gösterenlerden biriydi. Peki neden?

“Ben zaten ünlüyüm, adımı herkes bilir, soyadı almama gerek yok” demiştir. Tepkiler üzerine Halide Adıp da tepki olarak soyadını “Adıvar” yapmıştır.

Mısır Krallığı’nın kedilere olan düşkünlüğünü bilirsiniz. Bu yüzden savaş bile kaybetmişlerdir.

Pelusium Savaşı’nda Ahameniş İmparatorluğu’na karşı savaştıklarında beklemedikleri bir manzarayla karşılaşırlar: Düşman taraf, yüzlerce kediyi kalkan olarak kullanmıştır.

Mısırlılar, kutsal saydıkları kedileri görünce ok bile atamadıkları için savaşı kaybetmişlerdir.

Bram Stoker’ın Drakula romanına ve çok sayıda filme/diziye/oyuna konu olan Kont Drakula’nın kafası, İstanbul’da gömülüdür.

Namıdiğer Kazıklı Voyvoda, Rumen komutan ve liderdi. Türkleri kazığa oturtarak öldürtmesi ile meşhurdur. Fatih Sultan Mehmet’in ordusuna yenilince başı kesildi ve kesilen baş bozulmasın diye bala konuldu. Ancak tam olarak nereye gömüldüğü kesin olarak bilinmiyor.

Başsız gövdesi ise Romanya’nın Bükreş kenti yakınlarında yer alan bir gölün üzerinde kurulu bulunan Snagov Manastırı’na gömülür.

İngiltere, 1920 yılında, Türklere karşı savaşmaları için Ermenilere 40.000 tüfek yollamıştır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ermenilerin elinden bu tüfekleri almıştır ve bunun üzerine İngiltere’ye yazdığı mektupta, dolaylı olarak yapılan bu tüfek yardımı için kendilerine imalı bir şekilde teşekkür etmiştir.