Kadınları ve erkekleri biyolojik cinsiyet olarak ele aldığımızda bazı konulardaki birbirinden farklılıkları hormonal ya da biyolojik değişkenlerden kaynaklanıyor olması olasıdır.
Ancak toplumsal cinsiyet çatısı altında değerlendirdiğimizde belki de bu farklılıkların oluşmasına önayak olan en önemli etkenler toplumsaldır. Biz de bu yazımızda kadınların erkeklere kıyasla neden daha fazla korktuğunu yapılan çalışmaları referans alarak açıklayacağız.
İlk olarak bilmemiz gereken iki terim: Korku ve kaygı
Korku, tehdit olarak algılanan bir olay sonucunda uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan doğal bir mekanizmadır. Her insanda ortaya çıkan evrensel bir duygudur.
Kişide herhangi bir belirli türde ani duygusal durum veya dışarıdan gelen anlık bir tehdit oluşmadan korkunun ortaya çıkmasına da anksiyete ya da kaygı denir.
Kadınlar, siyahiler ve düşük gelirli insanlar korkuya daha yatkın.
Iran Psychiatry Behaviour Science’ın bulgularına göre; kadınlarda, siyahilerde ve düşük gelirli insanlarda korku oranı daha yüksektir. Çalışmaya göre kadınlar, korkuları ve endişeleri sayesinde gelecekte meydana gelebilecek kötü olayları engelleyebileceklerini düşünüyorlar.
Endişelerine yenik düştüklerinde ise bu aşırı kaygılı olma durumu hayatlarını etkileyen bir korku hâline dönüşebiliyor. Kadınlara kıyasla erkekler kaygıyla başa çıkma stratejisi olarak dikkat dağıtmayı tercih ediyor.
Kız çocuklarını “savunmasızlığa” eğilimli yetiştirmek korkuya yatkınlıklarını artırıyor.
Journal of Applied Developmental Psychology’de yayımlanan bir başka çalışma, çocuklar potansiyel olarak tehlikeli itfaiye tipi bir direk üzerinde oynarken ebeveynlerin oğulları ve kızlarıyla olan etkileşimlerini inceledi.
Anneler ve babalar oğullarını direğin tehlikeleriyle başa çıkmaya teşvik ettiler ve uzaktan yardımcı olacak talimatlar verdiler. Ancak kızlarına gelindiğinde, yetişkinler onları 4 kat daha dikkatli olmaya teşvik ettiler ve daha çok fiziksel yardımla müdahale ettiler.
Çalışma, “Bulgular, rutin ebeveyn-çocuk etkileşimleri sırasında, ebeveynlerin küçük çocuklarla, erkeklerin kızlardan daha fazla risk almasını ve kızlar arasında erkeklerden daha fazla yaralanma savunmasızlığını artırabilecek şekillerde iletişim kurduğunu gösteriyor” şeklinde sonuç verdi.
Kadınlar, doğdukları andan itibaren daha kırılgan yetiştiriliyor.
Journal of Applied Developmental Psychology’nin çıkardığı bir diğer sonuç ise kızların doğumdan itibaren erkeklerden daha az yetenekli ve daha kırılgan yetiştirilmesi. Kız çocukların yaşları ilerledikçe daha kırılgan oldukları düşüncesi zihinlerine yerleşiyor ve fiziksel risklerin ötesine geçen, her şeyi kapsayan bir korku ile kendini gösteriyor.
Çocukken “heyecan verici ve bilinmez” olarak nitelendirilen çoğu durum, kızlar için “korkutucu” olarak etiketlenmeye başlıyor ve “korku”, “kadınsı” bir özellik hâline geliyor. Böylece 10’lu yaşlarındaki bir kız böcek görüp çığlık attığında aldırış edilmiyor ancak bir erkek çocuğu bunu yaptığında “Sen erkeksin, böcekten mi korkuyorsun?” gibi tepkiler alabiliyor.
Psikolojik ve fiziksel şiddet korkusu, birçok kadının hayatını ele geçirmiş durumda.
Diğer araştırmalar, kadınların erkeklerden daha fazla fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldıklarını ve şiddetin anksiyete bozukluklarının gelişimi ile birlikte nüksedebilen korku ile bağlantılı olduğunu gösteriyor.
Kadınlar dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar hayatlarını sürekli olarak dışarıdan gelebilecek herhangi bir potansiyel saldırının endişesiyle devam ediyorlar. Hatta nadir rastlanabilen bir örnek verecek olursak, cinsel istismar geçmişi olan kadınların hipokampusunda (beynin duygu işlemlemeyle ilgili bölümü) anormal kan akışı meydana gelebiliyor.
Kadınların ve erkeklerin belirli konulardaki korku istatistikleri ise şu şekilde:
“Farah and Farah” hukuk bürosunun araştırmasına göre, kadınlar günlük yaşam senaryolarından erkeklerden daha fazla korkuyor. Bir yerden bir yere gitmek gibi basit bir şey yaparken veya geceleri kendi mahallelerinde yürürken korku hissetme olasılıkları erkeklerden kat kat daha fazla.
Ayrıca kadınlar; cinsel saldırı, fiziksel saldırı ve gasp gibi belli senaryoları “en büyük korku” şeklinde tanımlıyorlar. Bu senaryolardan bazılarının cinsiyete göre yüzde dağılımı ise şu şekilde:
Cinsel saldırı:
- Erkek: %24.2
- Kadın: %53.7
Fiziksel saldırı:
- Erkek: %34.5
- Kadın: %50.0
Geceleri park yerindeki arabaya yürümek:
- Erkek: %24.2
- Kadın: %63.6
Ölmek:
- Erkek: %43.9
- Kadın: %49.8
Uber ya da taksi gibi araçlara tek başına binmek:
Geceleri tek başına merdiven veya asansör kullanmak:
İnternetten tanıştığın biriyle buluşmak:
- Erkek: %16.8
- Kadın: %41.3
Geceleri kendi mahallende tek başına yürümek:
- Erkek: %11.0
- Kadın: %22.6
Ustaların eve tamir işi için girmesi:
- Erkek: %8.0
- Kadın: %19.6
Evde yalnızken çalan kapıya bakmak:
- Erkek: %7.4
- Kadın: %16.9
Geceleri toplu taşımaya binmek:
- Erkek: %23.5
- Kadın: %49.7
Kadınların, güvenliklerinin erkeklerin “iyi niyetine” bağlı olduğunu düşünmeleri.
Kadınlar, çocukluklarından itibaren “zayıf cinsiyet” etiketiyle yetiştirilirler ve inkâr edilemez bir gerçek vardır ki çoğu erkek, kadınlardan fiziksel olarak daha büyük ve güçlüdür.
Dünyanın geneline baktığımızda, eril bir tahakkümün hüküm sürdüğünü görmek zor değildir. Açık bir şekilde olmasa da kadınlar, dünyanın birçok yerinde güvenliklerinin erkeklerin “iyi niyetine” bağlı olduğu bilinçaltıyla hayatlarını sürerler. Onlara ters gelen bir şey yaparlarsa cezalandırılma riski aldıklarını düşünürler.
Aslında çoğu erkek fiziksel üstünlüklerini kadınlara karşı kullanmasa da bu olasılık ve tehdit kadınlar için her zaman korku olarak bulunur.
Fiziksel güç, cinsiyetler arası korku faktörünü etkileyebilir.
Toplumsal nedenlerin bazılarından bahsettik. Son olarak fiziksel güçten kaynaklanan korkuyla ilgili Tulane Üniversitesindeki bir çalışmaya değinelim.
Nicholas Kerry ve Damian R. Murray, can yakan bir el sıkışma ile yaptıkları çalışmanın, korkudaki cinsiyet farklılıklarını kısmen açıkladığını belirtti. Çalışmanın sonuçlarına göre daha güçlü insanlar daha az korku duygusuna sahiplerdi.
Tabii ki çoğu kadının erkeklerden daha az fiziksel güce sahip olduğu bir gerçektir ve çalışmanın bulgularına bakıldığında fiziksel güç bu korku seviyesini değiştirebilir.
İLGİLİ HABER
Kadın Beyni Erkek Beyninden Daha Üstün Olabilir mi?
İLGİLİ HABER